Şeker Kanunu Değişsin Değişiklik Bu kez Pancar Üreticisini Üzmesin




Hükümet Tasarısı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 8 Nisan 2013 Pazartesi günü sevkedilen Şeker Kanunu Tasarısı ile ilgili olarak açıklama yapan Pankobirlik, Şeker Kanunu’ndaki değişikliklerin yapılmasından yana olduklarını ancak, bu kez değişecek kanunla pancar üreticilerinin üzülmemesi gerektiğini bildirdi.
Pankobirlik tarafından yapılan açıklamada, hükümet tasarısı olarak Meclis’e intikal eden Şeker Kanunu tasarısıyla şeker sektöründe yeni bir sürecin ilk adımlarının atıldığı ifade edilerek şu görüşlere yer verildi;
“Öncelikle kamuoyunun bilmesinde yarar var ki Pankobirlik olarak biz sektörü ilgilendiren her düzenleme ve her çalışmada pozitif bir yaklaşım sergiledik ve her önümüze gelen meselede sürece olumlu katkı vermeye gayret ettik. Hazırlık çalışmaları geçtiğimiz yıl başlayan Şeker Kanunu Tasarısında da sürecin tamamında yapıcı tutumumuzu değiştirmedik.
Pankobirlik olarak 2001 yılında çıkan Şeker Kanunu’nun sektörün yeni dinamiklerine cevap veremediğine, sektöre dahil olan yeni ürünleri kapsamadığı için pazarda bazı boşlukların oluştuğuna, Şeker Kurumu’nun diğer bağımsız piyasa denetim ve düzenleme kurullarından farklı düzenlenmesi sebebiyle pazardaki denetim ve gözetim işlevini yeterince yerine getiremediğine, yine Şeker Kurumu yetkililerinin kendi beyanatlarıyla ülkemize kaçak şeker girişi ve kota dışı üretim ve kullanım sebebiyle pazarda pancar üreticisi aleyhine fiili durumların oluştuğuna ve Kurumun yeniden yapılandırılması gerektiğine dair eleştirilere katılıyor, dahası yeni bir düzenleme ihtiyacını herkesten çok biz talep ediyoruz. Nitekim bu ihtiyacı tespit etmekle de kalmayıp kamuoyu nezdinde defaatle dile getirdik. Evet Şeker Kanunumuzun yenilenmeye ihtiyacı vardır. Daha etkin bir denetim mekanizmasının kurulmasına da ihtiyaç vardır. Müktesabatına uyum çalışmalarını sürdürdüğümüz AB mevzuatı çerçevesinde sektörle ilgili yapmamız gerekenler de mevcuttur.

Tasarı Bizim İçin Sürpriz Olmuştur
Pankobirlik olarak biz bu Tasarı’nın birçok maddesinin arkasındayız. Ancak tasarıya verdiğimiz destek, bu tasarı da itiraz ettiğimiz hususlar olmadığı anlamına gelmiyor. Bizim tasarı ile ilgili itirazlarımızdan biri tasarının hazırlanma süreci, diğeri içeriğindeki bazı maddeler olmak üzere iki husustadır ve inanıyoruz ki bu hususlar milletimizin iradesinin temsil edildiği Meclisi’miz de yeniden değerlendirilecek ve hükümetimiz bu tasarının sektörde yeni kaoslara başlangıç teşkil etmesine ve pancar üreticisinin mağdur olmasına izin vermeyecektir.
Ülkemizdeki 31 pancar üreticisi kooperatifin merkez birliği olan ve 1.572.276 pancar üreticisi aileyi temsil eden, sektörün önemli bileşenlerinden biri Pankobirlik için Tasarının Meclise intikal eden hali tam bir sürpriz olmuş, hayal kırıklığı yaratmıştır. Tasarı hakkında 2012 Haziran ayında sektörün görüşlerine müracaat edilmiş, ancak sektörün görüşüne sunulan tasarı ile Meclise intikal eden tasarı maalesef en azından sektörün üretim kompozisyonu, kurulun yapılanması gibi temel hususlarda büyük değişikliklere uğramıştır.

Mesela, bizim görüşümüze gönderilen tasarıda pancar şekeri dışındakilere tanınan kota %10 ve bunu %50 arttırma eksiltme yetkisi Bakanlar Kurulunda iken, nihai tasarıda diğer ürünlerin kotası %15’e sabitlenmiştir. Kimse bu düzenlemenin AB uygulamaları ve AB pazarıyla uyumlu olduğunu iddia edemez.  AB ülkeleri ortalaması olarak izoglukozun toplam şeker kotasına oranı %4,9’dur. AB ortalamasının %4,9 olması da kimseyi yanıltmasın. Ortalamayı 4,9’a yükselten Macaristan, Portekiz, Slovakya, Bulgaristan gibi iklim şartları ve arazi yapısı itibarıyla pancar şekeri sektörü gelişmemiş ve mecburi olarak şeker ihtiyacını karşılamada NBŞ kullanmak zorunda kalan ülkelerdeki oranlardır. Türkiye gibi şeker ihtiyacını pancar şekerinden karşılama imkânı olan ve pancar şekeri sanayisi gelişmiş AB ülkelerinde bu oran çok daha düşüktür. Mesela Almanya’da NBŞ’nin toplam şeker kotası içindeki oranı % 1,9, Polonya’da % 3, Fransa, İngiltere, ve Hollanda’da % 0’dır. Şeker sektörü ve şeker sanayi ülkemizle benzerlik gösteren bu ülkelerdeki oranları bir yana bıraksak bile, yeni düzenleme ile ülkemizde pancar şekeri dışındaki ürünlere AB ortalamasına göre üç katından fazla bir kota tahsisi getirilmektedir. Bunun anlamı şu, bizim insanımızın tükettiği ürünlerin içinde Avrupalının tükettiklerine göre iki katı izoglukoz olacak. Daha da özelleştirirsek mesela, bir Fransız, Hollandalı, İngiliz’in sofrasında izoglukozlu ürün ihtimali sıfır veya sıfıra yakın olurken bizim ülkemizdeki tüketicinin sofrasında, çocuğunun elinde bir Alman’a göre 4,5-5 kat fazla izogulukoz kullanılmış ürün olacak.  Doğası gereği, doğal şeker olmayan bu ürünlerin tüketici sağlığı açısından oluşturduğu potansiyel tehdit, sağlık riskleri henüz tartışmalıyken, sektörün üretim kompozisyonunun yanı sıra tüketicinin kendi rızası, hatta bilgisi dışında tüketim portföyünü radikal ve geri dönülemez şekilde değiştirecek bu düzenleme maalesef en azından biz pancar üreticileri için acı sürpriz olmuştur. Ve yine maalesef tüketici için de bir emrivakidir. Kota oranı %15’e çıkacak olan ve pancar şekeri yerine kullanılan diğer ürünler bu toprakların dışına çıkmayacak. Bu kota ihraç ürünler için tahsis edilmiyor. Bu ülkenin sınırları içinde bizim insanımız tarafından tüketilecek.

Kaldı ki, şeker üretiminde ve tüketiminde doğal pancar şekeri dışında kalan diğer ürünlerin pazar payının kotalarıyla orantılı yani %15’te kalacağının da garantisi yoktur. Biz pancar üreticileri olarak bu filmi daha önce gördük. 2001’de çıkan Kanun’da pancar dışı şekerlerin kotası %10’du. Bunu %50 artırma ve eksiltme Bakanlar Kurulunun yetkisindeydi. Uygulamada tercih hep artırmadan yana kullanılınca haliyle pancar üreticisi yuvarlak her laftan çekinir hale geldi. Nitekim tasarıda pancar şekerinde oluşabilecek arz eksikliği durumunda Kurula bu eksikliğin giderilmesine yetecek kadar diğer şekerler için ek kota belirleme ve Bakanlar Kuruluna önerme yetkisi verilmiştir. Ancak bu durumun tespiti ile ilgili objektif kriterler belli değildir.

Tarımsal Üretimde Daralma Olacak
Bu müphem durum bir yana sadece Kanun Tasarısına bizim görüşümüz alınmadan eklenen ve diğer şekerlerin kotasını %15’e sabitleyen düzenlemenin, pancar şekeri sanayindeki üretim karşılığı yaklaşık 125.000 ton şekerdir ve bunun sebep olacağı tarımsal üretimdeki daralma ise yaklaşık 900.000 ton şeker pancarıdır. Yaklaşık 10.000 pancar üreticisinin pancar üretiminden bir daha yapmamak üzere çekilmesine sebep olacak bu düzenlemenin, küspe, nakliye ve yem sanayi ile hayvancılık gibi yan sektörlere etkisini bir yana bıraksak bile pancar üreticisinin tarımsal hasıla kaybına doğrudan etkisi ise her yıl 100 milyon dolar civarındadır. Kaldı ki, %5’lik bu üretim daralmasının ülkemiz tarım sektörüne başka yan etkileri de mevcuttur. Mesela, şeker pancarı sanayinin en çok desteklediği yan sektör hayvancılıktır ve malum ülkemiz hayvancılığının en önemli problemlerinden biri kaba yem ihtiyacıdır. Şeker sektörü mevsim koşulları itibarıyla kaba yem ihtiyacının zirveye çıktığı bir dönemde devreye girerek ülkemiz hayvancılığının önemli bir eksiğini kapatmaktadır. Malum şeker pancarının tarladan sökümü Eylül sonu Ekim başında başlar ve fabrikalar Ocak sonu, Şubat başına kadar o pancarı işlerler. Şeker fabrikaları şekeri ana kalem olarak üretirken, yan ürün olarak da küspe üretirler ve bu küspe Kasım, Aralık, Ocak, Şubat gibi hayvancılık açısından yaylım yapılamayan aylarda kaba yem ihtiyacının önemli bir kısmını karşılar. Bu üretim daralmasının hayvancılığa etkisi 300.000 ton yüksek nitelikli besi hammaddesi olan küspenin ve 50.000 ton melasın kullanılamamasıdır. Dolayısıyla pancar dışı şekerlerin kotasının %10’dan %15’e çıkmasının sadece et üretimine olumsuz yansıması yaklaşık 10.000 tondur.

Üye Önerme Hakkımız Alındı
Tasarı’da yer alan bir diğer düzenleme ise Kurulun yapılanmasına ilişkindir. 2012’de üzerinde istişare ettiğimiz tasarıda Kurul üyelerinin seçiminde mevcut kanundaki gibi üye önerme hakkımız korunurken, Meclise intikal eden tasarıda bu yetki iki Bakanlığın uhdesine geçmiştir. Bu bir tercihtir ve buna saygı da duyuyoruz. Ancak bu tercihin katılımcılıkla bağdaşıp bağdaşmadığının, demokratik olup olmadığının dahası bazı bağımsız kurulların oluşumunda sektör bileşenlerinin seçenekli şekilde üye önerme hakları mevcutken, şeker sektöründen bu hakkın esirgenmesinin takdirini hükümetimize ve kamuoyuna bırakıyoruz. Mesela, Pankobirliğin Yeminli Mali Müşavirler Odasından, TOBB’tan, kendi camiasından ehil insan önermede bir eksikliği mi var ya da bugüne kadar bu hakkı kötü mü kullandı?

Kanun’da yer alan ve bizi endişelendiren bir diğer düzenleme ise şeker pazarının gıda şekeri ve gıda dışı şeker diye ikiye bölünmesi ve gıda dışı kullanılacak şekerin kotasız üretilecek olmasıdır. Kurumun mevcut Kanun çerçevesinde özellikle etkin denetim konusunda yeni yapılanacak olması, saha denetimini yapacak uzman personel konusunda mevcut durumdaki sayısal eksiklikleri, etkin kontrol ve denetim konusunda sıfırdan alt mevzuat oluşturulması konusunda yaşanacak süreçler ve en önemlisi de tecrübe noksanlığı düşünüldüğünde üretim süreçlerinde gıda şekeri ve gıda dışı şeker üretiminde bir kaosun yaşanacağını, tüketimde de kayıt dışılığın artacağını söylemek herhalde kehanet olmaz. Bu durum pancar şekeri sanayisi ve pancar üreticisi açısından ikinci bir potansiyel tehdittir. Çünkü pancar şekeri sanayinde ürünün doğası gereği planlı ve sözleşmeli tarım yapma mecburiyeti ve her sürecin kayıt altında olması sebebiyle, kayıt dışı bir gram bile pancar şekeri üretilemez. Ancak pancar şekerinin alternatifi tatlandırıcılarda durum bunun tam tersinedir. O nedenle bu düzenlemenin bir, kotasız üretilecek gıda dışı şekerin gıdada kullanılması halinde sert yaptırımlarla desteklenmesi, iki Şeker Kurumu’nun en azından etkin denetim ve kontrol gerçekleştirebileceği nitelikli personel yapılanmasını oluşturabileceği makul bir zamana kadar ertelenmesine dair bir düzenlemeyi Hükümetimizden ve Meclisimizden beklemek bu düzenlemeden mutlak surette ve mutlaka etkilenecek pancar üreticisinin en tabii hakkıdır.

Bir kez daha ifade etmek gerekirse, Şeker Kanunumuzun sektörde yaşanan yenilikleri ve sektöre dahil olan yeni ürünleri de kapsayacak şekilde değişme zorunluluğunun, AB müktesebatına uyum çerçevesinde pazarın denetiminde etkinliğin arttırılması ve şeker sektörümüzün rekabetçi yapısının geliştirilmesi açısından Şeker Kurulu’nun yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç olduğunun, sektörün önemli bir parçası olan pancar üreticileri olarak bizler de farkındayız ve yaklaşık bir yıl önce başlatılan mevzuat değişikliği çalışması sürecine de tıpkı şeker özelleştirmesindeki gibi olumlu katkı vermeye gayret ettik. Süreç boyunca, mevzuat değişikliği çalışmasında yer alan kamu kesimi ile sektör temsilcilerinin de teyit edeceği gibi pozitif bir tutum sergiledik ve ortak çözümleri bulmaya gayret ettik ve tasarı bizim de verdiğimiz görüşlerle belli bir aşamaya geldi. Ancak üzülerek ifade etmek zorundayız ki, üzerinde yaklaşık bir yıl çalıştığımız tasarı ile Meclise intikal eden tasarı bir birinin aynı değildir. Bizim de herkesle birlikte TBMM’nin internet sitesinde yayınlanmasıyla vakıf olduğumuz tasarı en azından sektörün dengelerini değiştiren eklemelerle üzerinde konuştuğumuz ve görüşümüz alınan tasarı olmaktan çıkmıştır.

Hükümetimiz İnsiyatifini Üreticiden Yana Kullanmalı
Pankobirlik olarak Şeker Kanunun değişmesi gerektiği konusunda biz de hükümetimize katılıyoruz. Ancak, her değişimin pancar üreticisinden bir parça koparmasını, her değişimin pancar üreticisinin sofrasından bir lokma daha eksilmesini, her değişimde pancar üreticisinin haklarının muhtel olmasını artık istemiyor, Hükümetimizin ve Meclisimizin tasarıda gerekli tadilatları yaparak pancar üreticisinin yüreğini ferahlatacağına, pancar tarlasındaki ümidi boşa çıkarmayacağına, çiftçinin alın terini koruyacağına ve iki kelimelik düzenleme ile binlerce üreticiyi şu veya bu şekilde etkileyecek 900.000 tonluk bir yükü üreticiye taşıtmama kararlılığını sergileyeceğine, inisiyatifini pancar üreticisinden yana kullanacağına inanıyoruz.”