Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk "Çiftçinin Payına Kıssadan Hisse, Başkalarına Pastadan Hisse Devrini Kapatıyoruz."


Pancar Üreticileri Kooperatiflerine ortak 1.546.546 çiftçinin Merkez Birliği Pankobirlik’in 42’nci Olağan Mali Genel Kurulu Ankara’da yapıldı. Türkiye genelinde kurulu 31 kooperatifin Yönetim Kurulu Üyeleri ile Türk Şeker, Tarım Bakanlığı ve sivil toplum örgütlerinden temsilcilerin katıldığı Genel Kurul’da tüm kararlar oybirliği ile alındı. Nuri Oynağanlı'nın oybirliğiyle Başkan seçildiği Divan teşkilinden sonra, Genel Müdür V. Taner Taşpınar faaliyet dönemine ilişkin detaylı bir sunum yaptı.

Girdi fiyatlarında referans Pankobirlik fiyatlarıdır

Yeni kooperatifler Kanunu ve Şeker Kanunu çalışmalarında Pankobirlik’in etkin bir şekilde görüş ve önerilerini paylaştığını, şeker fabrikaları özelleştirme sürecini yakından takip ettiklerini belirten Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, çeşitli mecralarda pancar şekerine karşı yürütülen kampanyalara dikkat çekerek, kurumun da bu menfi propagandaya karşı yeni bir tutum takınacağını belirtti. Pankobirliğin toplu alım gücünü kullanarak ortaklarına ucuz ve kaliteli girdi sağlama konusunda uzak ara önde olduğunu belirten Konuk, “artık tarımsal girdi piyasasında referans fiyatlar Pankobirlik fiyatlarıdır” dedi.

Tek meşgale pancar değil

Türkiye genelindeki 31 kooperatife üye üreticilerin tek üretim kaleminin şeker pancarından ibaret olmadığına dikkat çeken Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, “biz bu salonda asli faaliyet alanımızı, yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı konuşmak üzere toplanıyoruz. Ancak hepimiz biliyoruz ki, bu salonda temsil edilen, 64 ildeki, yaklaşık 7.500 köyde yaşayan 1.5 milyonu aşan çiftçi ortağımızın tek meşgalesi, tek üretim kalemi pancardan ibaret değil. Ve biz uzunca bir süredir şunu diyoruz, çiftçi her ne üretiyorsa ya da üretebilecekse o ürün de bizim ilgi alanımızdadır, tarım sektörünün her meselesi bizim meselemizdir. O nedenle bu salonda toplandığımızda buğdayı da, ayçiçeğini de, mısırı da, fındığı da, sütü de, besiyi de konuşuyoruz, konuşmak zorundayız. Çünkü bu salondakilerin temsil ettiği kitlenin geleceğinde şeker pancarı nasıl vazgeçilmez ürünse, bölgesine ve iklimine göre diğer ürünler de vazgeçilmezdir. Bu salon nasıl şeker pancarı tarımını korumak için önlem alıyorsa, şeker pancarına yönelen tehditlerde sesini yükseltiyorsa, diğer ürünler için de aynı hassasiyeti taşımak mecburiyetinde” olduklarını söyledi.

 'Para niye sizde, borç senetleri niye köylüde?'

Bu sene bazı bölgelerde yaşanan kuraklık, bazı bölgelerde ürünün don vurması nedeniyle zarar görmesinden kaynaklanan rekolte düşüşleri ve bunun ürün fiyatlarına olası etkileri nedeniyle kimsenin üreticiye suçlayamayacağını belirten Konuk, bu durumun asıl spekülatörler tarafından fırsata çevrilemek istendiğini hatırlatarak, “kimse yapacağı zamları çiftçiye yüklemeye, çiftçiyi suçlayarak ithalatı kolaylaştırmaya, yapacağı ithalat üzerinden vurgun yapmaya kalkmasın” ifadelerini kullandı. Son dönemde çiftçiyi stokçuluk yapmakla ve iklimi bahane ederek para peşinde koşmakla suçlayanların ortaya çıktığını hatırlatan Konuk, “o zaman para niye sizde, borç senetleri niye köylüde?” diye sordu.

Bir anket şirketinin tarım sektörüne yönelik yaptığı “tarım sektöründe durum ve algı araştırması” sonuçlarını paylaşan ve TZOB’un üretici ve market fiyatları arasındaki farka vurgu yapan Başkan Konuk, sektörün çare kapısının kooperatifçilik olduğunu belirtti ve kooperatif işletmeler vasıtasıyla üreticinin tarlada başlayan süreci rafta noktalayarak tüm sürece ortak olmak zorunda olduğunu, Pankobirliğin bu anlamda Türkiye tarım sektörünün rol modeli olduğunu vurguladığı konuşmasında özetle şunları söyledi;



“Ağustos başında bir araştırma yayınlandı. Gezici Araştırma ülkemizdeki 26 ildeki 180 köyde çiftçilerle yüz yüze bir anket yapmış. Çiftçiye sormuş, zorunlu harcamalarınızdan sonra elinizde para kalıyor mu diye. Çiftçinin %87.60’ı hayır cevabını vermiş. Yani 10 çiftçiden biri ucu ucuna denk getirebiliyor, 9’unun cebinde dar zamanlar için para olmuyor. Ahırlarınızda hayvan sayısı artıyor mu azalıyor mu diye de sormuş anket şirketi. %72.40’ı azalıyor demiş. Kazancınızla geçinebiliyor musunuz diye de sorulmuş çiftçiye, üç çiftçiden ikisi hayır demiş. Yani borçla yaşadığını beyan etmiş. Sonuç ne, o da sorulmuş ve göç gerçeği çıkmış. Üç haneden birinden göç yaşanmış.

 Çiftçi 60 milyar dolarlık değer üretiyor

Tarım sektörü, ülke çiftçisi sırtından ter, elinden nasır eksik olmadan yaklaşık 60 milyar dolarlık değer üretiyor. Bu üretilen ister doğrudan satılsın, ister sanayi sürecine girsin yeni gelirler oluşuyor, hem de köylünün eline geçenden çok daha yeni gelirler. Süreci çiftçi başlatıyor, aslan payını çiftçinin dışında herkes alıyor.

Misal mi istiyorsunuz, işte küçük bir misal. Türkiye Ziraat Odaları Birliği periyodik olarak açıklıyor, tarla ile tüketici fiyatları arasındaki farkı. Mesela, 1 Ağustos itibarıyla domatesin tarla fiyatı ile market fiyatı arasındaki fark tam %253. Yani çiftçi eline geçen her 100 liraya karşılık aracıların eline 253 TL geçmiş. Yani tüketicinin domatese ödediği 353 liranın ancak 100 lirası çiftçiye kalmış. Biberde çiftçi 100 lira kazanmış, aracılar 308 lira, patateste çiftçi 100 lira kazandıysa aracılar 141 lira kazanmış, kuru fasulyede çiftçi ekmiş, bakmış, toplamış, kurutmuş 100 lira almış, aracılara çiftçinin 100 lirası düştükten sonra 179 lira kalmış. Bu nohutta da, yeşil mercimekte de, limonda da böyle. Mesela kuru kayısıdan çiftçinin cebine 100 lira girdiyse aracıları cebine 177 lira girmiş. Kuru üzümde çiftçinin payına 100 lira düşmüşse aracıların payına 249 lira düşmüş. Birileri sürekli çıkıp veryansın ediyor, çiftçinin eline geçen 100 liradan da rahatsız oluyorlar. Biraz da siz fedakârlık ediverin, birazda siz tatlı kârınıza veda ediverin.

İlla ki kooperatifçilik

Bu salon yıllardır aynı şeyi söylüyor, üretici sadece tarlada olmamalı. Üretici tarlada, tapanda, ahırda, ağılda başlattığı sürecin sonuna kadar içinde olmalı. Ürün rafta tüketici ile buluşana kadar oluşan tüm katma değerli süreçten hissesine düşeni almalı. Üretici bu sürece dahil olmadığı sürece başkalarına pastadan büyük hisse düşüyor, çiftçiye kıssadan hisse kalıyor.

Bugün sayımız az olabilir, çoğalacak. Bugün çiftçinin ekseriyeti tarlanın dışındaki sürece dâhil olamamış olabilir, çoğunluk bu güzergâha girecek. Kooperatif işletmeler bugün sadece bizle birlikte birkaç işletmeden ibaret olabilir, katlanarak artacak. Bunu biliyorum; çünkü biz bir yol açtık ve o yoldan gidelim diyenlerin sayısı katlanarak artmaya başladı. Bu bir tahmin değil, bilgi.

 Gezici Araştırmanın yaptığı o ankette çiftçiye çare de sorulmuş. Devlet destekleri artırılmalı diyenler yine birinci sırada ancak bu sefer her 5 çiftçiden ikisi kooperatifçilik demiş.

 Bu, buranın başarısıdır. Eğer Türkiye’nin 7 bölgesinde binlerce köyde yaşayan her beş kişiden ikisi tarlanın kurtuluşunu kooperatifçilikte, kendi kurduğu işletmelerde görmeye başlamışsa bu, bu salonun ve bu salondaki 31 kooperatifin başarısıdır. Bu ülkenin köylerindeki her beş kişiden ikisinin örneği bu salondur ve bu salondakilerin sahada yaptıklarıdır. Hiç kimse o 5’te 2'yi küçümsemesin. Karşımızda küresel firmalar ve markalar var diye de çekinmesin.

 Sultan Alparslan 27.000 askeriyle ilerlerken keşfe gönderdiği askerlerden biri huzura girip telaşla;

 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor diye haber getirmiş.

Sultan Alparslan hiç istifini bozmadan şöyle demiş;

Biz de onlara yaklaşıyoruz;

Biz de onlara yaklaşıyoruz.”

 Genel Başkan Recep Konuk’un konuşmasından sonra yapılan oylamada Pankobirlik’in hesapları oybirliği ile ibra edilirken, iş programı da oy birliği ile kabul edildi.